|
|
|
|
Samipaşazade Sezai
2021 Basımı
Sergüzeşt, Samipaşazade’nin en önemli eserlerinden biri kabul ediliyor.
Türk edebiyatında modern kısa öykünün kurucusu sayılan Samipaşazade,
bu romanda Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’a getirilip köle olarak satılan
bir kızın yaşamını anlatırken dönemin anlaşılmasına da ışık tutar. Konu olarak,
imkânsız bir gönül macerası anlatılırken, arka planda; toplumsal sınıflandırmanın
problemleriyle iyiliğin ve aşkın sınırlandırılamaz hikâyesi işlenmiştir.
Gustave Flaubert
2021 Basımı
Cervantes’in Don Kişot ile şövalyelik çağında açtığı çığırı, Flaubert’in Madam Bovary portresi
aracılığıyla romantizm döneminde açtığı söylenir. Flaubert bu romanında, duyguları fazla ciddiye alan,
romanlardakine benzer gerçek bir aşk yaşamak isteyen, ihtirasın körleştirdiği
Emma’nın sürüklendiği felaket ekseninde burjuvazi, aile, ahlak gibi pek çok kavramı sorguluyor.
Flaubert’in edebiyata “bovarizm” adında bir üslup armağan ettiği yapıtı Madam Bovary,
yasaklandığı 1857 yılından bugüne, anti romantik diliyle gerçek mutluluğun kaynağını sorgulatmaya devam ediyor.
“Flaubert öyle bir devdir ki, bir kutu yapmak için hiç çekinmeden bir ormanı devirir.”
- Alexandre Dumas
Charles Dickens
2019 Basımı
Dünya edebiyatının en önemli yapıtlarından olan İki Şehrin Hikâyesi,
Paris ve Londra arasında gelişen olay kurgusuyla, tarihin en hareketli
anlarından birinin, Fransız Devrimi’nin ekseni etrafında biçimlenir.
Edebiyat dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihî romanı”, yazarın kendisinin
ise “yazdığım en iyi hikâye” diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi’nin
Terör döneminde, Paris’in öfkeli, kana bulanmış sokaklarında, giyotinin gölgesinde
yaşamak zorunda kalan bir grup insanın hayatına odaklanır.
On sekiz yıl yattığı Bastille Hapishanesi’nden çıkan Doktor Manette’le,
İngiltere’ye gönderdiği kızının Londra’da sürdürdükleri yaşamları,
yollarının tekrar Paris’e düşmesiyle iradeleri dışında bir seyir kazanır.
Sürükleyici gerilimi, güçlü lirizmiyle devrimi, toplumsal mücadeleyi,
zalimliği, yoksulluğu ve aşkı çağının nabzını da tutarak olanca ihtişamıyla
anlatan İki Şehrin Hikâyesi, bu nitelikleriyle hem klasik edebiyatın
zirvelerinden hem de tarihin en güçlü hikâyelerinden biridir.
Reşat Nuri Güntekin
2000 Basımı
“Yüzlerinden yalancı maskeleri sıyırmak, azametli gösterişler altında
gizlenen çirkinlikleri, hiçlikleri meydana çıkarmak Çalıkuşu’nun en büyük eğlencesiydi.”
Çalıkuşu Feride’nin genç kız ruhundaki tatlı muammanın, bitmez tükenmez neşesinin
ve türlü zorluklara güler yüzle göğüs germesindeki kararlılığın ruhlara temas eden hikâyesi,
aşka ve kadın-erkek ilişkilerine dair klasik anlatıya güçlü bir itiraz niteliği taşıyor.
Reşat Nuri Güntekin’in bir asır önce kaleme aldığı fakat bugün dahi değerinden hiçbir şey
kaybetmemiş olan eseri, üslubundaki yalınlık ile kuvvetin yanı sıra toplumu ve
Anadolu insanını tasvir etmekteki maharetiyle kuşaktan kuşağa aktarılan bir edebi lezzet sunuyor.
Feride’nin şahsında sevginin türlü zorlukları aşabilecek bir güç barındırdığına şahitlik ederken,
Anadolu’daki geri kalmışlığa, bürokratik yapının kusurlarına ve taşradaki kapalı
yaşam tarzına da canlı bir bakış atmak mümkün oluyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ifadesiyle Güntekin, Çalıkuşu’nda Türk edebiyatının
ilk ideal kahramanını yaratmış ve ilk karakter romanımızı ortaya çıkarmıştır.
Karaosmanoğlu buradan hareketle Reşat Nuri’nin ilk idealist yazarımız olduğunu da ifade etmiştir.
Henüz hayattayken Türk yazınının büyük ustaları arasına adını yazdıran Reşat Nuri Güntekin’in
en ünlü romanı Çalıkuşu, edebiyatımızın ölümsüz eserleri arasında müstesna bir yere sahip.